
MOR CEPKEN..
Bu haber 3115 kez okunmuş ve görüntülenmiştir.
Mor cepkeni
sadece bir giysi olarak değil, kadın haklarını savunan bir zırh olarak ifade
edebiliriz esasında. Aynı zamanda toplumun zulme karşı birliği, kamu vicdanının
vücut bulmuş hali ve bir nevi kültürel koruma kalkanı olarak da
tanımlayabiliriz.
Evli
bir kadının bu cepkeni giyip meydana çıkması ölüm gibi bir şey olarak kabul
edilirmiş…
Özellikle 1800’lü yıllarda Muğla, Antalya, Mersin ve Toros bölgelerinde yaşayan
Yörük kadınlarına ait bu gelenek üzerinde söylenecek çok şey var. Anadolu'da,
kızlar için hazırlanan her çeyiz parçası, sözsüz bir edebiyat gibidir
aslında... Yazma oyalarının şekilleri, kadının farklı ruh hallerini anlatır. Kendi
eli ile dokuduğu kilimlerin nakışları bir nevi o kadının sessiz haykırışıdır...
Mücadeleci
yapısına rağmen, naiftir Anadolu kadını. Giysileri ile başındaki oyalı yazma ile
dokuduğu kilim ile döker içini. Edep, terbiye, gelenek diyebiliriz belki fakat
bir taraftan da tarifsiz bir suskunluk çağı aslında... Yörük kültürüne ait olan
bu simge, onlar için kadın haklarının korunmasında nesilden nesillere aktarılan
bir gelenek esasında.
Unutulmaya
yüz tutmuş fakat bir taraftan da kadının yaşam hakkına saygıyı ifade eden bir
gelenek bu.
Yörük
kadınları, kızlarının çeyizine ilk önce MOR CEPKEN hazırlarlarmış. Yörük anası,
kızının çeyizine o mor cepkeni işlerken, "İNŞALLAH GİYMEK ZORUNDA
KALMAZSIN" diye dualar edermiş.
Gelin kızın da yüreği titrer, mor cepkeni zor gününde sığınağı, kendisini ifade
edecek güvencesi olarak görürmüş.
Kocası
tarafından, aldatılan, şiddete uğrayan, evliliğinin tüm ağırlığını yüreğinde
hisseden ve evliliğini bitirme kararı alan kadın, sandığını açar ve o mor
cepkeni giyip, herkesin kendisini göreceği bir yere oturup, susarmış.
Sadece
susarmış... Bir kadın mor cepkeni giyerse akan sular dururmuş. Tüm kadınlar
ellerindeki işi bırakıp, o kadını koruma altına alırlarmış.
Yün
eğireni de, inek sağanı da, ayran çırpanı da, halı dokuyanı da, çapa yapanı da
işini hemen o anda bırakıp, can havliyle o kadının çevresinde demirden bir
kalkan oluverirlermiş.
Mor cepkeni giyen kadının etrafını, yaşlı kadınlar sarıp, sarmalar ve bir daha
onu koca evine göndermezlermiş. Bu andan itibaren artık kocası da yaklaşamazmış
o kadına.
O cepken, kadının “Kocamı artık sevmiyorum, bana eziyet ediyor, boşanmak istiyorum,
bana yardım edin” çığlığının ifadesiymiş aslında…
Ve
o cepken “BU ADAMDAN KOCA OLMAZ “ demenin
ilanıymış. Kadın, kendi iradesi ile mor cepkeni giyip, kocasını boşamış
olurmuş. Ve en önemlisi, kadının boşadığı adam, bir daha sokağa çıkamaz, kahveye
gidemez ve kimsenin yüzüne bakamaz olurmuş. Belki de en mühimi bir daha
asla evlenemezmiş. Çünkü obada kimse ona itibar etmediğinden dışlanmış
bir şekilde yaşarmış.
Toplumsal
adaletin gücüne bakar mısınız? En azından böylece, bir daha başka bir kadının
kalbini, yerle yeksan etmesinin önüne geçilmiş oluyor.
Bu
sebeple erkekler, kadınlarına mor cepken giydirecek duruma sebebiyet vermemek
için, çok saygı duyarlarmış. Ne muhteşem bir kolektif bilinç hali değil mi? Belki
de yaşadığımız bu günlerde, her gün bir kadın öldürülüp, şiddete uğrarken,
bizim beceremediğimiz adaleti, o dönemde, toplumsal ahlak bilinciyle atalarımız
ne güzel becermişler.
MOR ÇATI SIĞINMA
EVİ, işte bu
yüzden mor rengini seçmiş. Çünkü mor, başkaldıran, acılara DUR diyen kadınların
rengi.
Kadına
yönelik şiddetin her geçen gün hızla arttığı ve buna rağmen ağırlaştırılmayan
ya da “hafifletici sebepler” ibaresi altında indirilen cezaları konuştuğumuz bu
günlerde üzerinde tekrar tekrar düşünülmesi gereken bir gelenek olduğu
kanaatindeyim.
Kadını
yirmi beş yerinden bıçaklayan bir kocanın, kravat taktı diye “İyi hal “den
salıverilmesini sorguladığımız bu günlerde, o sağlam kolektif bilinci
tekrar masaya yatırmamız gerektiği düşüncesindeyim. Kültürümüzde var olana
yeniden sahip çıkmak ya da o kadim kültürü yeniden okumak belki de çoğumuz için
bir farkındalık yaratacaktır.
İstanbul
Sözleşmesinden çekildiğimizi düşününce, aslında MOR CEPKEN kültürünün de
“KADININ BEYANI ESASTIR ”düsturuyla hareket ettiği apaçık
ortadadır.
Bu
kültür her ne kadar kaybolmuş olsa da ne yazık ki sırtında mor cepkeniyle
aramızda dolaşan binlerce kadın var ve yine ne yazık ki bizler
onların sessiz çığlıklarını duymuyoruz.
Yürürlükteki
yasalar, uygulanan sistem ve ne de yitirdiğimiz bilinç onlara sahip
çıkmıyor fakat biz kadınlar onlar için harekete geçmemiz ve sonuna kadar kız
kardeş birliği ile mücadele etmemiz gerektiğini çok iyi biliyoruz.
Dilerim,
tüm kadınlara umutla ve neşe ile mor renkli elbiseler giymek nasip olsun.
O zaman sözü şöyle bitirmek istiyorum.
Artık
o mor cepkenlere ihtiyacımız yok. Bizi yaşatacak olan kız kardeş
birliğidir, direniştir, tek yürek olma halidir.
İşte
öyle olduğumuzda o mor cepkenler de çeyiz sandığının en dibinde
naftalin kokusuyla öylece kalakalırlar…
Ebru BOZCUK
ÖNERİLEN HABERLER

Fazıl Say, 50. Sanat Yılını CSO Ada Ankara’da Kutlad...
Dünyaca ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say, sanat hayatındaki 50. Yılını CSO Ada Ankara’da düzenlenen özel bir konserl...

Yandex Türkiye, Yapay Zeka Destekli Yazeka ile Arama...
Yandex Türkiye, yapay zeka destekli bulma motoru Yazeka’ya getirdiği yeni özellikleri duyurdu. Yapay Zeka destekli bulm...

“Genç Salı”da sinema sohbetleri.. Selçuk Uzman, İsta...
“Genç Salı” kapsamında her ay düzenlenen sinema sohbetlerinin konuğu, sinema aracılığıyla insanlar ve yiyecekler arası...

TOBB ETÜ Hastanesi, Avrupa'nın Genç Jinekologlarını ...
Avrupa’nın en prestijli tıbbi değişim programlarından biri Türkiye’de! TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) Tı...

Ünlü Şefler, Side’de Girit Lezzetleriyle Gastronomi ...
Toplumların tarihini, geleneklerini, kimliklerini tattırarak anlatan en lezzetli kültürel miras olan gastronomi ile tu...

Bir Tek O “İstanbul’da Deprem Bitti” Diyor!
Prof. Dr. Şener Üşümezsoy’dan Çarpıcı Deprem Açıklamaları! Silivri Depremini 20 Gün Önceden Bildi, Gözler Yine Onda! İ...

Aslı ‘Coffee in Bakery’ Lezzetleri Maslak’a Geldi!
Türkiye’nin yenilikçi kafe-fırın zinciri Aslı, İstanbul’un hareketli şehir kültürünün yaşandığı bölgelerin başında gele...
YAZARLAR
-
Nur Gökırmaklı
MAYIN TARLASI DÜNYA -
Editör
Vakko’dan Zamana İz Bırakan Bir Eser: “Bir Vakko Kit... -
M. Sabri Danabaş
Bahar Önen Büke’nin Sihirli Kalemi, Seslenen Mavi ‘A... -
Selcan Süter
Selcan Süter’den Beyaz Yakalılar İçin Manifesto!" -
Berrin Karadağ
Yaşlılıkta Genç Kalmanın 10 Püf Noktası! -
Gülnare Asgarzade
Karabağ gazisi Talih Vügar oğlu Urfansoy -
Dilara Sözen
Müzik tarihimizden kesitler.. -
Recep Ali Aksoylu
Asgari Ücret 22 Bin Değil 28 -30 Bin Olsa Ne Fark Ed... -
Ebru Bozcuk
Babamın Saatleri.. -
Salih Güven
Usta Kalem ve Yazar Salih Güven’den Karamsarlıktan İ... -
Hayal Coşkun
BEN KADIN.. -
Derya Devranoğlu
Şişkinlik Yaşamanızın Sebebi Bağırsak Bakterilerimiz... -
Tümay Mercan
“Bal”ın tadı kaçmasın -
Candan Manyaslı
Bayram Dediğiniz / Candan Manyaslı -
Şermin Uysal
Huzur Evi değil! Hüzün Evi, orası... Hüzün Evi... -
Öznur Yılmaz
Van’da mazbata cesareti -
Julide Doğu
Şarkılar, kuşlar, dağlar, Uzak kıyılar, yağmurlar, Ç... -
Aylin Arıkan
İçimden Geldi… -
Saime Odabaş
Ramazan'da Aylık Rezervasyon Olur mu? -
Nurşah Sunay
Adalet İsrail’den Büyüktür! -
Evren Fehmi Atay
Bel ve boyun ağrısı şikâyetleri her geçen gün artıyo... -
Barış Balcı
Güne Başlamak İçin İyi Bir Nedeniniz Olmalı.. -
Murat Yaycı
Grip deyip geçmeyin “Gripte erken tedavinin önemi kr... -
Arel Gereli
Masa başı çalışanlar dikkat! -
Necla Çoban
Başarı Yarış Mutluluk -
Bülent Şenver
Biz de insanız, hata yapabiliriz! -
Tuba Örnek
Sağlık deposu: Kekik çayı -
Ebru Özer Özkul
Aşk Evliliği Yapanlar Dikkat! -
Gülçin Şafak
Markanın Sessiz Kahramanları -
Emine Baran
Hedef.. -
Şebnem Akman Balta
Hem paranızdan hem sağlığınızdan olmayın! -
Ece Soyer Demir
SMA, Taşıyıcılık Tarama Testi ile Önlenebilir -
Nesrin Dilbaz
Günde kaç fincan kahve içilmelidir? -
Gizem Atakul
Bebeklerde çok gaz ve çok ağlama belirtileri besin a...
Video Galeri

MAYIN TARLASI DÜNYA

Vakko’dan Zamana İz Bırakan Bir Eser: “Bir Vakko Kit...

Arkeolog, Yazar Mina Funda Gündüz’ün Kaleminden Aşk-...

Arby’s, Yapay Zekâ Destekli Kampanyasıyla Sahalara G...

Şişecam 90. Yılında Camın Tarihine Işık Tutuyor

Ariş Pırlanta’dan Babalara Özel Tasarımlar

Artaş Oteller Grubu’ndan Babalar Günü’ne Özel Unutul...

Bahar Önen Büke’nin Sihirli Kalemi, Seslenen Mavi ‘A...

Yataş Bedding’in Uykuda Devrim Yaratan Yeni Adapt Re...

Hülya Çelik’in Güçlü Dizelerinden Çıkan Şiiri; “Nükt...
- Victorinox, Yeni Çakı Modeli Hunter Pro Alox’ı Görücüye Çıka...
- Mücevherin yeni adresi
- 18. Uluslararası Frankfurt Türk Film Festivali’nin Ödül Töre...
- Tekirdağ Beşiktaşlılar Derneği Açıldı
- Bu Hafta Burçları Neler Bekliyor?
- Black Friday, alışveriş dünyasını canlandırıyor.
- Kış Mevsimi FLO ile Bambaşka!
- Lüks taksi plakaları Türkiye’ye 7,5 milyar TL’lik ek kaynak ...
- Tchibo, İstanbul Kahve Festivali’ne katıldı.
- Türk Tasarımcı Zirveyi Parlatıyor!
- HUAWEI'den tasarım ve teknolojide kadınlara özel bir yıl.
- Nişantaşı Hastanesi Estetik ve Obezite Enstitüleri Konseptiy...
- Alpet’ten çiftçilere akaryakıt hediyesi
- Turuncu ile dekorasyonda enerjik değişim
- Meyve Suyu Hakkında Doğru Sandığımız Yanlışlar