Okumayı Seviyorsanız! Umut Köprüsü, Küçük Kati, Çırpınan Kadın’da Buluşmalısınız..

Okumayı Seviyorsanız! Umut Köprüsü, Küçük Kati, Çırpınan Kadın’da Buluşmalısınız..

Bu haber 2147 kez okunmuş ve görüntülenmiştir.

Usta Bir kalem Yazar ve Romancı Osman Akdere’nin sürükleyici eserleri okur severleriyle bir arada..

Osman Akdere 1954 Çankırı-Çerkeş doğumludur. Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe bölümünden mezun oldu. Romanya'daki komünizm bittiğinde Romanya'ya yerleşen Osman Akdere eşinden ayrılmış ve iki çocuğuyla edebiyat çalışmalarına, romanlara Romanya'da devam etmektedir.

Akdere yazarlık sürecinde pek çok kitap yazmış kitapları yayınevleri tarafından basılarak okur severlerin beğenisine sunulmuştur. Bu kitaplarından bazıları;

Umut Köprüsü:

Macar ve Romen’lerin iç içe yaşadığı Braşov’da ardı arkası kesilmeyen olaylar hüküm sürmekteydi. Macar-Romen düşmanlığı tüm ülkeyi sarmıştı. Bu durum ile nasıl başa çıkacaklardı? Nasıl barış sağlanacaktı? Hayallerindeki, o; herkesin mutlu, ayrımcılığın ve ırkçılığın olmadığı, Macar ve Romen’lerin birbirlerine saygı duyarak birlikte yaşadığı ülkeye kavuşabilecekler miydi?

Romen olan Sebastian ve bir Macar kızı olan Anna bu tabuyu sonunda kırmıştı. Büyük bir aşk yaşayarak Macar ve Romen’lerin kurtuluşu yolunda ilk adımı atmışlardı. Bu barışı destekleyen birtakım insanlar ile uzun bir yola girmişlerdi.

Artık onları bambaşka olaylar bekleyecekti.

Küçük Kati:

Kati, doğduğunda bana vermediler, elime alamadım, koklayamadım, bağrıma basamadım. Hiç değilse şimdi bana bu fırsatı ver Tanrım diye dua ediyordu.

Hiçbir şey konuşulmuyordu, sessizlik ve sadece gözyaşlarının düştüğü yerlerin çıkardığı o sade, ılık, sevgi dolu, özlemle yoğrulmuş hasretin sesi vardı.

Anne ve oğul sarmaş dolaş olmuşlar, ikisi de kaderine ağlıyorlar, kaybettikleri yılları nasıl aşacaklarını akıllarına getiriyorlar, birbirlerine sarıldıkça öptükçe yanaklarından geçmişin eksiklerini gideriyor gibiydiler.

İkisi birden kimsenin yüzlerine bakmadan, bakamadan koridordan sessizce ayrılıp gidiyorlardı. Anne oğul sarılmışlar, birbirlerine destek olarak kaybolan yılların acısını çıkarmaya gidiyorlardı, gözlerinde umut vardı, yaşam vardı on dokuz seneden sonra bir araya gelen anne ve oğlu mutluluğun tadını ilk kez bu kadar saf olduğunu anlıyorlardı. İkisinin de dillerinde iki kelime vardı;
Annem benim...Oğlum benim..

 

Acı Günler:

 

“Ayrıştırılan, ötekileştiren, devasa eşitsizlikler, toplumun duyarlı damarlarını kökünden çıkarıp bir yerlere fırlatıvermişti.  Vuruşmalardaki yiğitlik artık masal olmuştu, bel altından vurabilmek maharet sayılıyordu. Her gün ekonominin dişleri arasında ezilen insanlar, hiçbir şeyi anlamlandıramıyordu. Küçükler büyüklere yol verir saygı duyardı. Oysa şimdi saygı denen o menem şey yalnızca parası olana gösteriliyordu. Yüz yıllarca toplumun getirdiği ana fikirler; düşmana karşı birleşmeler, acıda yana yana durmalar, sevinçleri paylaşmalar nasıl da ters düz olmuştu. Bütün geleneklerimiz, büyüklerimizden aldıklarımız, bizi biz yapan değerler un ufak olmuş yellere bırakılarak esip gitmişti. 

Devam kitabı olan Acı Günler-2’de birbirine acı ve sevgiyle kenetlenmiş dört kadının olağanüstü çabaları ve millet sevgisi gözler önüne seriliyor…

ETİKETLER :
KURUKAHVECİ

ÖNERİLEN HABERLER

YAZARLAR

23 NİSAN BANNER DEICMANN BANNER PEGASUS BANNER MG BANNER MC DONALD'S
POLİSAN CHAKRA ALIŞ GİDİŞ