Başarı Yarış Mutluluk

Başarı Yarış Mutluluk

Bu haber 3201 kez okunmuş ve görüntülenmiştir.

Güneş tüm kızıllığıyla semayı boyamıştı. Sararan yaprakların arasından; kış, arada uuuu uuuu diyerek ünlüyordu. Mevsimlerde, insan ömrü gibi akıp gidiyordu. Kimi gün çağlıyor, kimi gün de ağlıyordu.

 

Dışarıda yaptıkları son derslerdi kim bilir?

 

Çocuklar ne güzel oynuyorlardı. İçinden 'doya doya oynasınlar' dedi. Doya doya oynasınlar ki; yetişkinlikte oynayacakları hiçbir oyunun, öz kişiliklerine faydası olmayacak. Ne kadar güzel oynarsa oynasınlar, madalya, paye takanda olmayacak. Oyun; tüm yaşamın içyapısını, insanda saklı doğal hayatın örneğini teşkil ediyordu. Gel gelelim, başarıyla zehirlenmiş bir toplumda, yaşam yarışa dönüşmüştü. Tercihler; doğrular, yanlışlar, hırslar, egolar şıklar arasında mekik dokuyordu. Başarısızlığı hiç kimse kabul etmiyordu. Başarılı gözükebilmek içinse her türlü oyunu mubah görebiliyorlardı zengin yaşta. Birde 'beş yaş' saplantısı vardı. Herkes beş yaşında başlamıştı yaptığı işe. Suna KAN, Leyla Gencer’de küçük yaşta başlamışlardı müziğe ama aynı zamanda uluslararası üne sahiptiler. Yetenek, başarı böyle bir şeydi.

 

Peki başarı neydi? Akademik başarı gerçek başarıyı ne kadar ölçüyordu? Başarısızlık kötü bir şey miydi? Yetenekler sonradan fark edilip geliştirilemez miydi? Bu sorular yanıt beklerken; ebeveynlerin, çocuklarını, yarış atı gibi koşturmalarına takıldı kaldı. Bu tutum, çoğu bireylerde bir ömür izlerini bırakan bir davranışa dönüşebiliyordu. Daha realist bir yaklaşımla ruh hastalığına. Bu bireyler, hayatı zevk alarak doya doya yaşayamıyorlardı. Hep kaybetme korkusu, başaramama korkusuyla yaşıyorlardı. Aile yaşantısında da hep yarış hali, hep üstün olma hali hüküm sürüyordu.

 

İnsanın dünyaya geliş amacı neydi ki? Bize biçilen ömrün süresini dahi bilememişken; bu kadar hırsa gerek var mıydı? İnsana yaraşır bir yaşam sürmek; yüreğinde sevgi ve vicdan barındırmak, kendi kendine yetmek, emek vererek bir yerlere gelmek, küçük menfaatlere tevessül etmeden onurlu bir yaşam sürmek, dürüst ve sadık olmak, hem iç huzurumuz, hem dış dünyayla barış halinde olmamız; en büyük başarı değil miydi?

 

Bunun verdiği mutluluğu ne verebilir ki?

 

Haydi, balonlara binelim, mavi gökyüzüne karışalım... Dünya’yı kasımpatılarla süsleyelim. Onlar gibi zoru, imkansızı başaralım !!!

 

Necla ÇOBAN

19.09.2023

ETİKETLER :

ÖNERİLEN HABERLER

DEICMANN BANNER PEGASUS BANNER MG BANNER MC DONALD'S PENTİ İÇ GİYİM
POLİSAN CHAKRA ALIŞ GİDİŞ